Dursun Ali Erzincanlı - Mekkenin Fethi



Dursun Ali Erzincanlı - Mekkenin Fethi

Her şey bir şiirle başladı
Peygamber huzurunda okunan bir şiirle…
Kızgın kum fırtınalarından,
Adem vadisinden kopup gelen bir şairle…
Ardında kırk süvari,
Ve alev alev yanan gözlerinde ihanet haberleri
Bu şair, huzaa kabilesinden Amr bin Salim'di
En üst perdeden okudu şiirini,
Ve gözlerini kırpmadan dinledi Nebi;

" Kureyşîler sana verdikleri sözde durmadılar,
Hudeybiye'de seninle yaptıkları misakı bozdular
Bizi Vetir'de,
Kendi yurdumuzda gafil avladılar
Benim kimseyi yardıma çağırmayacağımı,
Çağıramayacağımı sandılar"

Dedi ve durdu
Şair ağlıyordu
Peygambere çevrildi tüm gözler
Ve o an tutuldu nefesler
Sahabenin başları yere değiyordu,
Çünkü mübarek alınlarındaki damar belli oluyor,
Peygamber celalleniyordu



" Ey Nebi!
Allah'ın kullarını yardıma çağır,
İçlerinde Allahın Rasulü de olsun
Yapılan zulme, öfkesinden renkten renge girsin,
Ve büyük bir ordunun başına geçip,
Denizler gibi köpürerek akıp gelsin"

Şiir bitmişti,
Şair de bitmişti
Gözler hâlâ peygamberdeydi,
Allahın râsû»lü, ridasını toplayıp ayağa kalktı!
Ve sahabe ayağa kalktı
Şimdi konuşan peygamberdi;

" Eğer kendime yardım ettiğim şeylerle
Huzaalara yardım etmezsem,
Ben de yardım görmeyeyim
Varlığım kudret elinde olan Allah'a andolsun ki,
Kendimi ve ev halkımı koruduğum gibi,
Bunları da koruyacağım
Şimdi haber salın yeryüzüne!
Allah'a ve Ahiret gününe iman edenler Medine'de toplansın"
Medine dağlarında savaşın ritmi,
Sokaklarında peygamber sessizliği…
Konuşmuyor nebi
Hane-i saadet'te kılıçlar bileniyor
Hane-i Saadet'te zırhlar temizleniyor
Ve şehirlerin anası gülüyor
Mekke-i mükerreme uzaktan gülüyor

Gül ey Mekke! Gün senin günündür
Gün senin fetih günündür
Gül ki, bu dönüş sanadır
Baksana,
Dün bağrından koparılan yiğitler dönüyor sana
Erak topraklarını savuran rüzgar dönüyor önce
Ardından büyük bir birlik;
Başlarında Halid bin Velid!
Arkadan ey Mekke!
Senin topraklarında yaşarken
Rabbim Allah'tır dedi diye sövülen,
İşkence gören,
Her tarafı kıpkızıl kurban taşları gibi
Kan içinde kalan muhacirler geliyor
En önde Zübeyr bin Avvâm geliyor
Hani sekiz yaşında müslüman olan
Hani onbeş yaşında senden koparılan
Amcası onu bir hasıra sarmıştı hani
Ateş dumanına tutmuştu
Küfre dönsün diye
Ama o dönmedi küfre
Ve peygamber yıldızlarından biri olarak
En önde sana dönüyor ey Mekke!
Sonra bir bölük halinde Beni gıfarlar geliyor!
Bayrakları Ebu Zer Gıfari'nin elinde…
Şu müslüman oluşunu Kâbede ilan edince
Bayılana kadar dövülen Ebu Zer geliyor
Eslemler geliyor bölük halinde
Müzeyneler bin kişilik alayla geçerken çölden
Tekbir sesleri geliyor göklerden
Ey Mekke başka kimi bekliyorsun söyle!
HzHamza'yı mı?
Musab bin umeyr'i mi?
Onlar,
Şehitler ordusuyla tebessüm ediyorlar sana
Ve baksana
Gözleri ışıl ışıl
sana yaklaşan ve tozu dumana katan
bir alayı seyrediyorlar
Kapkara bir taşlığı andıran bu alay da kim
Bir hareketlilik semada…
Bunlar ölüme susamış savaş erleri Ensâr!
Ve en ortada simsiyah sarığıyla Yâr!
O an Peygamberler ayakta,
Melekler ayakta
Şehitler ayakta…
Ey Mekke Kalkabilirsen sen de kalk
Çünkü gönüllere safâ geliyor
Hazreti Muhammed Mustafa! geliyor

—–
Sekiz yıl geçti aradan
Sensiz tam sekiz yıl geçti…
Gittiğin gece
Uzaktan dönüp Kâbe'ye bakınca;
" Mekke!demiştin,
" Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin
ama senin insanların beni rahat bırakmıyor"
deyip gitmiştin
Yıldızlar da seninle birlikte gitmişti
Kapkaranlık geceler kalmıştı ardında
Mekke öksüz kalmıştı
Ve Mekke çocukları…
Çocuklar hep
Sümeyye'nin toprağa düştüğü yerde oynadı,
Habbâb bin Eret'in ateşe atıldığı yerde oynadı
Hane-i Saadetin üzerinde
Sevr mağarasından kalma güvercinler bekledi seni
Kâbe-i Muazzama'da namaz kılışını özleyen Hârem,
Haticetül Kübrâ'nın hatıraları,
O gül kokuna hasret kalan sokaklar bekledi seni
Şimdi Kasva'dan inmez misin Ya RasulAllah!
İnmez misin ki,
Ayaklarından öpsün mekke toprakları
Ve kaldırmaz mısın başını ki
Nur çehreni seyretsin âlem

İşte Rasulullah'ın nur yüzü göründü
İşte Rasulullah bakıyor
Başında yemen işi simsiyah bir sarık
O Alnındaki nura kurban olalım
Rasulullah Kâbe'ye bakıyor
Ve işaret ediyor Hz Bilâl'e…
Bilâl, Kabe-i Muazzamâ'nın üzerinde…
Şimdi Bilâli dinlesin yer ve gök

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder